Kitaplaştıracağım bir konu üzerine kısa bir yazımdır umarım beğenilir
Serdar olmak kolay
Değil bedel ister yürek ister iman ister kan ister
Ulu ecdat 1535 yılında Erzurum’a yerleşince bir kısım Dulkadiroğlu aşireti hasankaleye yerleşmişlerdir.buradaki sancağı ellerinde tuttuklarından pasin-i ulya ve pasin-i süfla diye iki ayrı bölümde betimlenen bu topraklarda yaşamışlardır. Bizim soyumuzun soy beğleri Dulkadir serdarları olup at üstünden hiç inmemişlerdir, gazadan gazaya serhatden serhade at koşturmuşlardırdır.
Pasin livasının boy beğleri olup bu topraklara sahipkar olup, bu topraklarım mirmiranı olmak la beraber banisi de olmuşlardır .
Milletimizin düşmanları Osmanlı dağılınca dört bir yandan saldırmışlar, milletimiz her bir saldırıya göğüs germişlerdi.Bizim oralardaki cephenin adı doğu cephesi diğer bir deyimle Kafkas cephesi bu cephede giden olmuş dönen olmamış.
Dulkadir serdarları yada serdarzadeler sahip oldukları toprakları hiç bırakmadı Erzurum kongresindeki delegelerden Karahisar-ı şarki
( Şebin Karahisar) delegesi serdar zade Mustafa efendi ve mesudiye delegesi serdar zade Mehmet Mustafa efendi pasin livası serdarları Serdarzade Mustafa bey dedem Kardeşi ,İsmail hakkı bey dedem ,Kardeşi Şükrü bey dedem ve gene Kardeşi dedebey dedelerimin amcazade çocukları olup milli mücadelede ellerini taşın altına koydular inşAllah.
Şimdi ellerini taşın altına koyarak şehadete Eren dedelerimden bahis etmeye devam edelim.
Savaş başlamış 4 kardeş tebasıyla birlikte savaşa gidecek ti en büyük kardeş Mustafa dedeye dönüp sen çocuklar ve gelinlerle kal onlara mukait ol biz savaşırız deyip helalleşerek evden çıkmışlardır. Bir süre sonra kıtlık baş göstermiş geride kalan serdarzadeler için zor günler başlamıştı . Bu belkide bir sonun da başlangıcı idi.
Yiyecek ekmekleri kalmayınca çocuklar açlıktan ağlaşmaya başlamışlar , onca malın Servet’in sahibi dedem yoklukla ve çaresizlikle komşusu ve o zamanlarda tekke sahibi olan bir zat dan yardım istemiş. ( bu zatın ismini burada vermeyeceğim kitabım da açıkça izah edeceğim inşAllah)
Sabahın erken saatinde kapıyı çalmış komşu biliyorsun kardeşlerim gitti savaşa dönmediler onlar gelinceye dek bize borç (bir god )buğday verirmisiniz bilirim siz askere gitmediniz sizde buğday da vardır diye ekledi
Komşusu efendi sana bir god buğday veririm ama karşılığında seksen veren mevkiindeki 90 dönümlük tarlayı verirsen olur der. Dedemde çaresiz ce olur efendi der . Sonrasında bir varak ( kağıt) getirir boş bi kağıda imza artırır buğdayı verir gönderir. Tabi o kadarcık buğday bir süre idare eder
Buğday bitince gene Komşunun kapısına gider ( hani derler ya böyle komşu düşman başına) gene buğday alır gene bi tarla verir bu hal bi hayli uzar dedede tarla çok komşuda buğday . ( oysaki o tekkeci Efendi askere gitmemiş bizimkiler onun ırzını namusunu korumuşlar bu sayede o soya bir vefa borçları da vardı) böylece o varlık sahibi kimseler vatan muhafazası için canlarının gitmesinin yanında tüm mallarından da olmuşlardır.
Hayat bu bazı kimselere muhkem vazifeler verir banada dedelerimin ardından onların ardını toparlamak düştü, çok geç farkettim onların çektiklerini onlar bize haklarını helal ederler inşAllah
Genel kurmay arşivlerinden şehadet belgelerini Aldım lakin mezarları yok maalesef.
Rabbim bu millete bir daha böyle acı günler göstermesin
Amin. Amin. Amin.
Ümit TOPAL
ARAŞTIRMACI TARİHÇİ
s