Alâeddln Keykubadın Erzurumu alması
Erzurumda kubadiye sarayını yaptırması ve burada öldürülmesi :
Sultan Alâaddin Keykubad yastı çimen harbini kazandıktan sonra, melik Eşrefin, şam askerde beraber ordusuna, Erzuruma doğru hareket
emrini verdi. Selçuk, Şam askerleri harp ganaimi ile doymuş idiler.
Ordu hareket ederken Sultana bir haber ulaşdı ki, ordunun güzergâh»
üstünde bulunan derelerde bir kısım Harzem askeri saklanmış, bunlar
ansızın orduyu basacaklarmış. Sultan bu haber üzerine kısmı külli yürüme
den evvel, bir kısım karakol kuvveti göndermekle derelerde saklanmış olan
bu döküntü Harzem askerlerini imha ederek yolun selâmetini temin ettiler.
Ramazan bayramı da araya girdiğinden ordunun hareketi durdu. Sultan Alaaddin Keykubad bayram şenliklerinin icrasına emretti. Melik Eşref
ile Sultan çadırda görüştüler, şerbet içtiler. Sultanın çadırı önünde peh-
livanlar güreş tutarak bir çok hüner gösterdiler. Sultan bu dini
bayramla muzafferiyet bayramının böyle birleşmesinden fevkalâde sevinç içinde idi. Ordugâhta yağmur gibi sadaka dağıtıyordu. Sultamı»
bu bayram şenliğine iştirak için etraf hükümdarlarını ordugâhına çağırmıştı.
Bunlara hallerine göre kıymetli elbiseler ikram etti.
Bayramdan sonra ordu hareket etti. Yolda bir haber işitti ki Erzu- rumda bulunan Ümera şehri müdafaa edeceklermiş. Bahusus Yassı çimende
bozulan bir kısım Harzem askeri Erzuruma kaçdığından burasım muhare-
beşiz teslim etmek istemiyorlardı, öteden beri müstahkem bir şehir
olan Erzurum son hadiseler üzerine bir kat daha tahkim edilmişti, ö y le ki gerek Harzem kumandanları ve gerek Hîlkneddinin şehirde bulunan
askerleri, şehrin kale ve surlarına son derece güveniyorlardı bu yüzden
gururları artmıştı. Sultan Alâaddirt Keykubad Erzurumun mukavemet edeceğine ve bu
husustaki hazırlığa fevkalâde ehemmiyet verildiğine dair haberler alıyordu
Sultan Alâaddin Keykubat Erzincandan hareket ettikten sonra yolda
Erzurum ahalisine bir mektup gönderdi. Sultan lüzumsuz yere bir harpten
kaçınıyor. Çünkü Erzurumu ötedenberi kendi mülkü addettiğinden bura
da yapılacak bir harp ile yok yere Türk kuvvetinni eksilmesini istemiyordu. Mektup da elkap ve ünvanlan yazdıktan sonra (Harzem
askeri ile yeğeni Rükneddinin kuvvetleri Yassıçemen harbinde nasıl
tarumar edildiğini, yeğeninin esaretini harpten kaçanların Ahlata kadar
ulaştığını, harp meydanının insan cesetlerde dolduğunu, vahşi kuşlara bun
lar ziyafet teşkil ettiğini, arslan askerlerimin önünden kaçanlar tilki hilesi
gibi kenara savuştuklarını, Allah zulmü ziyadeleştirenlere hasar vereceğini)
denilmişti.
Elçiye de tenbih etti ki eğer Erzurumlular müdafaaya kıyam eder*
lerae şehire karşı şiddetli bir harp yapılacak, şehri aldıktan sonra da
sekenesi katledilecektir.
Eğer teslim olur itaat ederlerse bütün kusurları affedilecektir.
Elçi Erzuruma girdi; mektubu, ağız haberini şehrin ¿yanına, şehri
müdafaa etmek isteyenlere tebliğ etti. Erzurumlular uzun uzadıya
beyinlerinde müzakere ettiler, halk müttefikan Sultana karşı itaatte
bulunacaklarını, asla karşı gelmiyeceklerini, emirleri bulunmuş olan
Rükneddin Cihanşahın da kusurunun affedilmesini, daha buna benzer
teminat vermek için şehrin ileri gelenlerinden, halkın emniyet, itimad;nı kazanmış olan llümamüddin Candar her türlü salâhiyeti haiz olarak,
Erzurumdan elçi ile beraber çıktı, Sultan Alâaddinin yolda karargâhına vasıl oldular. Sultan Erzurumluların mümessili olan Hünıamüddini iyi bir
surettd kabul etti. Ve yanında alakoydu.
Her ne kadar, Erzurum ahalisi Sultana itaat ve teslim kararını vermiş
ise de şehrin kale ve surlarını müdafaa eden bir kısım asker ve kuman*
<ianlar hiçte böyle düşünmüyorlardı. Bu yüzden şehirde bir ikilik hasıl
olmuştu. Sultan Alâaddin Keykubad, müttefiki melik Eşref% ite Miyai Earikiıı Emiri, Melik Eşrefin kardeşi, Melik Muzaffer Şahabeddin, sultanın yeğeni ¡{Clkneddin Cihanşah büyük bir ordu ile Erzurum ovasına girdiler.
Erzurum kale, surlarına Selçuk askerleri yaklaştı. Askerlerin mızrak
ları sanki güneşin yüzünü kapıyordu Nasıl ki yırtıcı kuşların kanatları
gök yüzünde güneşe hail olursa bu askerlerin mızrak, süngüleri de semaya
yükselmişti.
Şehrin kale, surlarında bulunan askerler, sultanın bu heybetli ordusu
karşısında heykel gibi kaldılar. Müdafaaya takatleri kalmadı. Bu korkunç
kale surları, sanki göz açıp yummada sukut etti. Büyük bir heyecan,
«ürurla kale, kapılarından şehre akın eden Selçuk askerleri., duvar
diplerinde, kale bedenlerin rasgeldikleri askerleri öldürdüler.
lbni Bibi şehri tasvir ederek der k i: (şehrin etrafını çeviren dağlar
Süreyya yıldızı gibiydi, Erzurum şehri Kehkeşan, Benatünna’ş yıldızları
gibi bu Süreyya yıldızının elinden tutmuş vaziyetini gösteriyordu.
Sultan Alâaddin Keykubat küheylân bir ata binmiş, Melik Eşref omuzunu
sultanın özengisine yanaştırmış, yani özengi makamında olarak melik Eşrefin omuzuna basıyordu. Melik Muzaffer Şahubbeddiıı, sultanın yanında esir olan yeğeni Rııkneddin Cihanşah’da bir muhafız bölüğü yanında olduğu halde o da sultanın maiyetinde idi. İktidar ve dehasile meşhur, başvezir Kemaled- din Kamiyar, izzeddin Kunt .\rstaıı ve Sadeddin M üstenf i Pervane, ( (¡ced din ve diğer ümera vezirler de beraber idi. Sultan .Mâadılin bu saray
erkânı ve yakın dostlarile birlikte büyük bir alay göstererek merasimi fevka
lâde ile Erzuruma girdi. Asker bir ağızdan (Udhulu mısır inşaallahü aminin)
diye bağırdılar. Sultan büyük şehri muharebesiz bir şekilde alınmasından
dolayı Allaha çok hamdüsenada bulundu (2). Bu alınış mucizei Süleyma*
nın berekâtı sayesinde alındığına atfediyordu. Sultan iç kaleye girdi; bir müddet istirahattan sonra, Rııkneddin Ciluınşah’ın ve babasının sakladık
ları hâzineleri meydana çıkartarak hâzinesine kattı [3]. Şehir ahalisi
akın, akın huzuruna gelerek sultana sadakat ve kulluklarını arzettiler. Sultan, bütün geçmiş vukuatlarını afetti. Esir yeğenini çağırdı. Rükned- ilin nedamet yaşlarını döktü. Amcasından özür diliyerek, kendisini iğfal
ettiklerini anlattı. Sultan da yeğeninin yaptığı işleri bağışlıyarak onu Kon
ya Aksarayina gönderdi. Sultan Erzurum ile beraber civarındaki beş
kaleyi aldı.
Sultan, Erzurumu almakla iki moh’ım siyasî netice elde etti. Birincisi
Trabzon Bizansı, kralları, Erzurum Selçukilerini daimî surette Konya
Selçukîleri aleyhine teşvik ediyordu. Halbuki Erzurum Selçuk emirleri çoktan Konya ile birleşmek arzusunda idiler. Bir taraftan da yine Trabzon
kralları Gürcüleri Erzurum Selçukileri aleyhine sevkediyordu
Sultan, Erzurumu almakla Bizansların bu an’anevi dessas siyasetlerine
nihayet vermekle Selçuk vahdetini bozan bu ayrılıkların önüne set
çekti. İkincisi ise: ehemmiyetli bir kuvvet olan Erzurumluları kendisine
yardımcı temin ederek, Cürcistana yürümek imkânını elde etti Sultan Alâaddin Erzurumda iken iki mühim mesele kendisini işgal ediyordu.
Birisi, Trabzon Kralı sultanın, Erzurumu almasından endişeye düşerek.
Gürcüleri Sultan aleyhine sevketmeğe çalışmış olması, diğeri ise Celû- leddin Ilarzemşah Moğollara mağlûp olup da öldürüldükten sonra Ahlatı Melik Eşrefe vermişti. Halbuki, Melik Eşref Erzurumda Sultandan ayrıl dıktan sonra Şama çekilerek işret ve sefahate dalması, kardeşlerde
beraber sultana muarız vaziyet takınmaları yüzünden araları açıldı O sırada Moğol kumandanı (Armayunnuvin Ahlat havalisini yağma ettik
ten sonra hudut üzerine çekilmişlerdi. Bu yüzden ileride vukuunu muhak kak gördüğü Moğol tehlikesine karşı Alılalı muhafaza altına almak için Erzurumdan Kemaleddin Kâmiyarı ve diğer kumandanları Ahlata gönde rerek orasının tahkimini emretmişti. Bu heyet Ahlala giderek orasını,
civarını müdafaaya elverişli bir hale koyduktan sonra Kemaleddin Kâmiyar ve maiyeti erkânile Ziyaeddin Kara Arslıın, Koçi, Sadeddm Mııstevfi, Taceddin Pervane Erzuruma gelerek Sultana yaptığı işleri
anlattılar. Sultan Erzuruma Vali ve kumandan olarak gösterdiği liyakatile I şöhret alan Emir Mııbarizüddin Halife Alpı tayin etmişti [4]. Gürcü Melikesi Pusudan, Trabzon Kralının teşvikile Erzurum hududu
na doğru askerini gönderiyordu. Tam bu sırada yâni H. 6,8 : M. 1231 senesinin sonuna doğru Cengiz Hanın oğlu Oktay Kaanın kumandanı Cirmayunnuvin kumandası altında bir süvari fırkası Selçukilerin hududunu
geçerek Sıvasa kadar çapul yaptılar. Bu süvarilerin, Erzuruma geldiklerine
tarihlerde bir işaret yoksa da Erzurumun civarından geçerek etrafı yağma ede, ede Sıvasa yakın íbni Halıat kervan sarayına kadar gelip
sultanın gönderdiği kuvvet karşısında mağlûp olarak geri dönmüşlerdir [1]. Sıtilalı Alâaddin bu Moğol akını esnasında Konyada bulunuyordu.
Moğol ve Tatar tehlikesinin gittikçe yaklaştığını anlayan sultan şark
hudut memleketlerini yani Ahlat ve Erzurum kalelerini tahkim ile buralara
fevkalâde ehemmiyet vermeğe başladı. Sultan Alâaddin, bu Moğol akıntna, Gürcülerin Kralı Melik Hamdan sebep olduğunu bilerek, hem de Cürcülerin Erzurum hududunu tahdit
etmekte olduklarından Gürcistan* sefer açmağa karar verdi, bu işe Erzurum valisi Miıbarizfıddin Halife Alpı memur kılarak Erzuruma da Emir Fahreddinülhaditni gönderdi İlk hamlede Gürcülerin metin bir ka*
leşi olan Nihahı aldı [2] gün begün mağlup olan Gürcü kraliçesi Melike Hasıldan sulha razı oldu. Sultanın teveccühünü kazanmak için kızını Sultannın büyük oğlu Oıyaseddin Key/ıusreve verdi. [3] Sultan Alâaddin KeyUubad birbiri ardınca Harzemileri, Gürcüleri, Eyyu-
biieri ve nihayet Sivas önlerine kadar gelen Moğul süvarilerini mağlup ettikten sonra kendi namına bina ettirmiş olduğu Alâiyf şehrinde biraz
dinlenmek için gitti fakat en büyük düşüncesi gitbe git yaklaşan moğul
tehlikesine karşı koyacak çareler arayordu.
Cengiz’in oğlu Oktay kan Sivas önlerinde mağlûp olupta Saltan Alâaddin le kendisinden habersiz sulh aktetmiş olan umumi kumandan llaycu Nuvine darıldı. Bu yüzden Oktay sarayının büyük memurların dan Sarubtyüı Çavdar [4] diğer adı olan Şemsettin Ömer Kazvini’yı Kay-
seriyede Saltan Alâaddin’in fevkalâde sefaret olarak gönderdi; Sultan Alâaddin’ e, Moğul hanına itaat ve daha doğrusu himayesi altına
girmesini söyledi.
Sultan müşavere yapıp, bu mühim keyfiyeti vükelâsına anlattı. onlara itaate razı geldi
Sultan Alâaddin Keykiıbadtın Erzurumda kaldığı müddetçe Kubadiye
sarayını yaptırmakla beraber on yedi dershaneli bir medrese yaptırmış,,
buna zengin evkaf bağlıyarak evlâtlarına bırakmıştır
Hayrullah Efendi tarihi cüz’ 1 S: 29 anlatılanlara göre
Âliaddin Keykubadın nerede öldürüldüğü hakkında müverrihlerce ihtilâfı mucip
olmuştur.
ibni Bibi ile Hayrullah Efendi tarihi Kayseriyenin Meşhudiye sahrasında .
Nuhbe, Neşride Sultanın Erzurumda Kubadiye sarayında öldürüldüğü kaydetmişlerdir.
Neşrinin yazısı: Perşenbe günü Şevalin dördünde 634 senesinde Erzurumda Kubadiye
nam yerde darü fenayı terkedip beka sarayına rehlet etti rahmetullahü aleyhi, Veliyüt- tin,
Revan köşkü kütüphanelerinde, Neşrinin nüshalarından.
Nühbetüttevarih velahbar S. 94 böyledir;
634 de Erzenerruma karib Kubadiye nam mahalde oğlu Gıyasettin nadanlık ve gaddarlık edip zehir vermekle vefat eyledi.
Görülüyorlü sultanın öldüğü yer hakkında rivayetler muhteliftir. Bizce de sultanın
Erzurumda öldürülmüş olması hakikate daha uygundur. Çünkü M oğulların an bean Selçukilerin hududu şarkiyesinde kuvvetle toplanıp bir taraftan. Irak hududu, diğer
taraftan Azerbaycan havalisini yağma ve tahrip etmekle meşgul olmaları. Sultanı fevkalâde korkutuyordu. Sıvasta bir Moğul müfrezesini bozması, Baycu ile sulh yapması
sultanı tatmin edemezdi. Bu yüzden sultanın memleketinin şarkında mühim, müstahkem bir şehir olan Erzuruma gelipte neticeyi beklemiş olması vak’aya daha uygundur.
Ümit TOPAL
ARAŞTIRMACI TARİHÇİ
KAYNAKÇA: lbni Bibi Tevarihi Âli Selçuk.